dis quatre, si c’est cinq, dis six. Et toi, tu es devenu le plus implacable de tes ennemis.Sache-le!…
Tarık Buğra. Küçük Ağa. “Le petit Agha”
Gelelim konumuza.Yukarıda bir alıntı var. Büyük bir ihtimalle çoğunuz anlamadı.Sayet bu bir fotograf olsaydı her nesne tanındığı için kolayca anlaşılacaktı. Ama bilinmeyen nesneler varsa, genelini anlayacaktık ama ayrıntı olmayacaktı. Gene de resim bize bir şey anlatacaktı. Hepsi bilnmiyorsa; anlama da olmayacaktı. Üç şeyden bahsettik. Biliyoruz. Tahmin ediyoruz. Bilmiyoruz. Bilmiyorsak, öğreniriz. Tahmin ediyorsak; yorum yaparız. Ben önce öğrenin, gerekirse, yorum yapın diyorum. Yeri geldikçe öğrenelim dedik, gördüğümüzde dedik.
Şimdi örnek bir çalışma yapalım. Yukarıdaki alıntı, cümlelerden ibaret. Basit, sade, düşünceleri aktaran bir bölüm. Ama anlamıyorsak, nedenine bakalım. Ne bilmiyoruz. Ne…que. En. Toi même. Le plus. Eskiden olsa iyi bir kitap alın derdim, şimdi girin internete yazın bilmediklerinizi, insanlar sizin için yazmışlar.Anlayın, koyun yerine ama artık unutmayın. Bilgi çok kıymetlidir. Kolay kaybolur. Tekrar en iyi ilaçtır.
Ne…que ancak, yalnız, tek anlamı kazandırır.
En ondan, onlardan anlamını verir.
Toi özel kullanılan bir şahıs zamiridir. Farklı kullanım yerleri vardır. Seni, sana anlamındadır.
moi-toi-lui-elle-nous-vous-eux-elles bir zamir grubudur-même eklenerek; bizzat anlamı verir. Bizzat ben, bizzat siz. Tamam bizzat ne demek?” Ben” vurgusu, “kendi başıma” anlamı, bunu ancak” ben” yaparım, “benim tarafımdan” anlamlarını taşır.
Le-La plus. Sıfatların en üstünlük halini anlatmak için kullanılır.
Çeviri programlarından yararlanın ve ne kadar ilgisiz olduğunu anlayın. Kendiniz anlamadıkça olmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder